Büyük Kaosun Alameti
Ohn; R.O.H.A.N. kıtasını 5 ırkın atalarına emanet etti. Kıtadaki ilk beş ırk (Human, Giants, Elves, Halflings ve Dark Elves) bilgelikleri ve yetenekleri aracılığıyla kıtayı geliştirdiler. Ohn, her ırkın kültürünün özerk kalması için ırkların arazilerinin sınırlarına ejderler yerleştirdi.
Yakın zaman sonra, Human krallığında ciddi bir kaza meydana geldi. Kraute Del Lagos, hali hazırda hükümdar olan sefil abisine suikast düzenleyerek krallığı gaspetti. Kraute’nin 13 yıllır hükümdarlığı, son çocuğunun onu askeri devrimle tahttan indirmesine kadar sürdü.
Kraute’nin yardımcısı, Haillok, Human ülkesinden birkaç Human’la birlikte ayrıldı ve kıtanın kuzeyindeki Bahran Adası’nın başına geçti. Onlar Dhan ırkının babaları oldular.
Ardından bir süreliğine barış hakim oldu. Tüm ırklar ülkelerini inşa ederek ve başkentler oluşturarak gelişimlerine devam ettiler. Human krallığında, Paladin sistemi kurumsallaştı ve dini inancı yönlendirdi. Giant’lar topraklarını vahşi doğadan korumak için savaşçılar yetiştirdiler. Elf’ler büyü tedavisi üzerinde çalıştılar ve kültürel gelişime öncülük ettiler. Halfling’ler hayvanlarla bir arada yaşamanın yolunu açtılar. Dark Elf’ler büyü gücünü kendilerini koruma adına kullanmanın en üst mertebesine ulaştılar. Her kültürün ayrı ayrı mükemmelleşmesiyle, her ırk sükunet içinde yaşıyor gibi gözüküyordu.
Hakikatin Tek Tanığı
Ejderlerin, ülke sınırlarında durmayı bırakmalarıyla birlikte Human Krallığı yabancı ülkelerle ilgili araştırmalar ve soruşturmalar başlattı. Human elçiler her ırkın başkentlerini ziyaret etti, ve ırklararası diplomasi temsilcileri gönderdiler. Dekan’lar, Bahran Adası’na yerleşip güçlerini toplayarak, daha önceden adaya yerleşmiş olan Dhan’larla karşı karşıya geldiler. Beklenmedik karşılaşmanın üstüne, çarpışma git gide hafifledi ve on senelik derin bir yıkımdan sonra ateşkes ilan edildi.
Ohn, ejderler tarafından uyarılamayacağından, beş ata, ana karadan tüm ırkları sürmeye karar verdiler. Yaratıklara ve cinlere dönüşen sayısız hayvan ve bitki ve bazı ırklar ataların emirlerini yerine getirerek kıtadaki ana ırklara saldırmaya başladılar. Birbirine yakın gelişmiş Elf ve Human ırkları arasındaki diplomasi böyle bir kargaşanın ortasında bile sürdürüldü ve melez ırk Half Elf’ler doğdu. Human ve Elf ırkları Half Elf ırkına şüphe ve endişeyle yaklaştı ve ülkelerinde barınmalarına müsade etmediler. Bunun yerine iki köy arasında bir köy inşa edildi ve Half Elf’lere sakin bir sığınak oldu. Half Elf’ler, Human ve Elf ırkları tarafından dışlandıkları için onlara düşmanlık beslediler ve bağımsız bir sınıf olarak karakterlerini güçlendirdiler.
Bu sırada, saldırıları engellemek için inşa edilen Gratt Kalesinde bekleyen paladinlerin, Human ırkının atası Roha ile karşılaşmaları için ellerinde bir şansları vardı. Ataların tüm ırkları sürme niyetleri öğrenilince, paladinler Roha tarafından ele geçirilmek yerine, Roha’ya kararlarını değiştirmeleri için yalvardılar. Elindekileri koruyabilecek paladin olan Edwin, kıtayı dolaştı ve ümitsizce karşı koymak için tüm yandaşlarını topladı.
Haset ve Gazap
Yaptıkları unutulmaz hata kitleler arasında gerçeklerle birlikte yayılmaya başladı. Söylenti uzak ve geniş diyarlara kulaktan kulağa ulaştı. Atalar kıtayı terketmişlerdi. Atalar tüm ırklara sırtlarını çevirmişlerdi. Atalar, bizim bildiğimiz yaşamı yok etmeye çalışıyorlardı. Sonunda korku yayıldı ve büyüdü. Bütün organizmaların kalplerine yeteşen şüphe ve öfke dünyayı derin bir kaosa sürükledi. Regenon’un lideri Elf Kraliçesi Sila, dünyadaki gittikçe artan bulanıklığı görünce, tüm ırklara geniş bir barış görüşmesi için acilen elçiler yolladı. Buna rağmen, toplantıya yalnızca Human’lar ve Halfling’ler geldiler.
Elf’lerin ve Giant’ların pasif ve zayıf ruh yapısına canı sıkılan ve Human’ların göze batan kahramanlıklarına sinirlenen Dark Elf’ler, Human ve Elf ırklarını kıtada dışlamak için gizli bir ittifak pazarlığına giriştiler. Sadece üç ulus; Elf’ler, Human’lar ve Halfling’ler barış anlaşmasına dahil oldular. Giant’ların önde gelenleri, tarafsız kalma tutumunu benimseyen Half Elf’lere el uzattılar. Dhan’lar ve Dekan’lar, ateşkes ilanının üzerine, geçici bir süreliğine, kıtadaki gelişmeler devam ederken birbirlerini kontrol ettiler. Fakat tüm kıtada gittikçe artan savaşa girme atmosferi nedeniyle Bahran Adası’ndaki tüm yaratıklar bu iki ırkı işbirliği yapmaya zorladılar.
Zaman geçtikçe, dünya içinden çıkılmaz, derin bir cehennem halini alıyor ve tüm ırklar diğerleriyle çekişme içine giriyorlardı. Halen atalardan umudunu kesmeyenlere, atalarının kalbindeki son bir şans için bile savaşmaya hazır olanlara ve hayatta kalma umudu için olabildiğince savaşacak olanlara; gizem ve karanlığın dağıldığı bir şafak gibi bir dönem başlıyordu. Bu dönemde, bereketli toprak ve refah içinde bir yaşam özlemi geçmiş, dünyanın son mirası terkedilmiş toprakların her köşesine yerleşmişti. Şimdi, dünya refahını kendi ellerimizle kazanma zamanı. Ohn’un şürkanını kazanıp, 5 ırkın atalarına karşı misillemek için…
Büyük ata Ohn’un evlatları olan beş küçük atanın, ayrı ayrı kendi ırklarını olduğu zaman, Ohn, onların ırklarının, kendininkiler kadar mükemmel gözükmediklerini farketti. Eğer beş ata üzerindeki beş güç dengesi bozulsaydı Human ırkı ortadan kalkabilirdi. Ohn, Human’ların acınası halini görünce Ohn, kıtada yeni ağaçlar, yeşillikler ve kayalıklar olması için çaba harcadı. İlkel yaşama denk olan Human ırkı yaşamlarını zenginleştirmek için bunları sağlam ve faydalı araçlar haline dönüştürebilirlerdi.
Beş küçük ata, Ohn’un jesti üzerine kendi ırklarının damarlarında gizlenen kusurları kapatmaya çalışırken; Roha, Human ırkının zekası ve Ohn’un birlikteliğinin küçük ataları tehdit ettiği ve doğal kaynakların gasp edilip boşuna kullandığı iddiasını ortaya attı. Sonuç olarak Ohn tarafından sağlanan bolca doğal kaynak sayesinde kıtanın hızla gelişimi sağlandı ve ölümlü ırklar atalarının kararlarına tehdit oluşturacak güce geldiler.
Ohn’un parçalanarak ölmesi üzerine, 5 küçük atanın en kıdemlisi olan Roha, Silva’ya, atalara karşı potansiyel bir tehdit olan doğal kaynakları çürütmesini; ve Gail’e toprağı çorak hale getirmesini emretti. Öte yandan, Silva, tüm güvünü kullanarak, kıtanın her köşesinde gün yüzüne çıkan doğal kaynakları bir bir gizledi. R.O.H.A.N.: Bloof Feud’ün kurnaz ırkları, bir asırdan uzun süredir gizlenen ve karanlık tarafından canlandırılan yenileme, biriktirme ve üretme tekniklerini öğrendiler. Şimdi yaratıcı form olan dünya mirası herşeyi devralacak ve Human zekası ile atalarının dayanaklarını kıracak
- See more at: http://www.mmokayit.com/rohan-online#sthash.tQBWCejd.dpuf
Ohn; R.O.H.A.N. kıtasını 5 ırkın atalarına emanet etti. Kıtadaki ilk beş ırk (Human, Giants, Elves, Halflings ve Dark Elves) bilgelikleri ve yetenekleri aracılığıyla kıtayı geliştirdiler. Ohn, her ırkın kültürünün özerk kalması için ırkların arazilerinin sınırlarına ejderler yerleştirdi.
Yakın zaman sonra, Human krallığında ciddi bir kaza meydana geldi. Kraute Del Lagos, hali hazırda hükümdar olan sefil abisine suikast düzenleyerek krallığı gaspetti. Kraute’nin 13 yıllır hükümdarlığı, son çocuğunun onu askeri devrimle tahttan indirmesine kadar sürdü.
Kraute’nin yardımcısı, Haillok, Human ülkesinden birkaç Human’la birlikte ayrıldı ve kıtanın kuzeyindeki Bahran Adası’nın başına geçti. Onlar Dhan ırkının babaları oldular.
Ardından bir süreliğine barış hakim oldu. Tüm ırklar ülkelerini inşa ederek ve başkentler oluşturarak gelişimlerine devam ettiler. Human krallığında, Paladin sistemi kurumsallaştı ve dini inancı yönlendirdi. Giant’lar topraklarını vahşi doğadan korumak için savaşçılar yetiştirdiler. Elf’ler büyü tedavisi üzerinde çalıştılar ve kültürel gelişime öncülük ettiler. Halfling’ler hayvanlarla bir arada yaşamanın yolunu açtılar. Dark Elf’ler büyü gücünü kendilerini koruma adına kullanmanın en üst mertebesine ulaştılar. Her kültürün ayrı ayrı mükemmelleşmesiyle, her ırk sükunet içinde yaşıyor gibi gözüküyordu.
Hakikatin Tek Tanığı
Ejderlerin, ülke sınırlarında durmayı bırakmalarıyla birlikte Human Krallığı yabancı ülkelerle ilgili araştırmalar ve soruşturmalar başlattı. Human elçiler her ırkın başkentlerini ziyaret etti, ve ırklararası diplomasi temsilcileri gönderdiler. Dekan’lar, Bahran Adası’na yerleşip güçlerini toplayarak, daha önceden adaya yerleşmiş olan Dhan’larla karşı karşıya geldiler. Beklenmedik karşılaşmanın üstüne, çarpışma git gide hafifledi ve on senelik derin bir yıkımdan sonra ateşkes ilan edildi.
Ohn, ejderler tarafından uyarılamayacağından, beş ata, ana karadan tüm ırkları sürmeye karar verdiler. Yaratıklara ve cinlere dönüşen sayısız hayvan ve bitki ve bazı ırklar ataların emirlerini yerine getirerek kıtadaki ana ırklara saldırmaya başladılar. Birbirine yakın gelişmiş Elf ve Human ırkları arasındaki diplomasi böyle bir kargaşanın ortasında bile sürdürüldü ve melez ırk Half Elf’ler doğdu. Human ve Elf ırkları Half Elf ırkına şüphe ve endişeyle yaklaştı ve ülkelerinde barınmalarına müsade etmediler. Bunun yerine iki köy arasında bir köy inşa edildi ve Half Elf’lere sakin bir sığınak oldu. Half Elf’ler, Human ve Elf ırkları tarafından dışlandıkları için onlara düşmanlık beslediler ve bağımsız bir sınıf olarak karakterlerini güçlendirdiler.
Bu sırada, saldırıları engellemek için inşa edilen Gratt Kalesinde bekleyen paladinlerin, Human ırkının atası Roha ile karşılaşmaları için ellerinde bir şansları vardı. Ataların tüm ırkları sürme niyetleri öğrenilince, paladinler Roha tarafından ele geçirilmek yerine, Roha’ya kararlarını değiştirmeleri için yalvardılar. Elindekileri koruyabilecek paladin olan Edwin, kıtayı dolaştı ve ümitsizce karşı koymak için tüm yandaşlarını topladı.
Haset ve Gazap
Yaptıkları unutulmaz hata kitleler arasında gerçeklerle birlikte yayılmaya başladı. Söylenti uzak ve geniş diyarlara kulaktan kulağa ulaştı. Atalar kıtayı terketmişlerdi. Atalar tüm ırklara sırtlarını çevirmişlerdi. Atalar, bizim bildiğimiz yaşamı yok etmeye çalışıyorlardı. Sonunda korku yayıldı ve büyüdü. Bütün organizmaların kalplerine yeteşen şüphe ve öfke dünyayı derin bir kaosa sürükledi. Regenon’un lideri Elf Kraliçesi Sila, dünyadaki gittikçe artan bulanıklığı görünce, tüm ırklara geniş bir barış görüşmesi için acilen elçiler yolladı. Buna rağmen, toplantıya yalnızca Human’lar ve Halfling’ler geldiler.
Elf’lerin ve Giant’ların pasif ve zayıf ruh yapısına canı sıkılan ve Human’ların göze batan kahramanlıklarına sinirlenen Dark Elf’ler, Human ve Elf ırklarını kıtada dışlamak için gizli bir ittifak pazarlığına giriştiler. Sadece üç ulus; Elf’ler, Human’lar ve Halfling’ler barış anlaşmasına dahil oldular. Giant’ların önde gelenleri, tarafsız kalma tutumunu benimseyen Half Elf’lere el uzattılar. Dhan’lar ve Dekan’lar, ateşkes ilanının üzerine, geçici bir süreliğine, kıtadaki gelişmeler devam ederken birbirlerini kontrol ettiler. Fakat tüm kıtada gittikçe artan savaşa girme atmosferi nedeniyle Bahran Adası’ndaki tüm yaratıklar bu iki ırkı işbirliği yapmaya zorladılar.
Zaman geçtikçe, dünya içinden çıkılmaz, derin bir cehennem halini alıyor ve tüm ırklar diğerleriyle çekişme içine giriyorlardı. Halen atalardan umudunu kesmeyenlere, atalarının kalbindeki son bir şans için bile savaşmaya hazır olanlara ve hayatta kalma umudu için olabildiğince savaşacak olanlara; gizem ve karanlığın dağıldığı bir şafak gibi bir dönem başlıyordu. Bu dönemde, bereketli toprak ve refah içinde bir yaşam özlemi geçmiş, dünyanın son mirası terkedilmiş toprakların her köşesine yerleşmişti. Şimdi, dünya refahını kendi ellerimizle kazanma zamanı. Ohn’un şürkanını kazanıp, 5 ırkın atalarına karşı misillemek için…
Büyük ata Ohn’un evlatları olan beş küçük atanın, ayrı ayrı kendi ırklarını olduğu zaman, Ohn, onların ırklarının, kendininkiler kadar mükemmel gözükmediklerini farketti. Eğer beş ata üzerindeki beş güç dengesi bozulsaydı Human ırkı ortadan kalkabilirdi. Ohn, Human’ların acınası halini görünce Ohn, kıtada yeni ağaçlar, yeşillikler ve kayalıklar olması için çaba harcadı. İlkel yaşama denk olan Human ırkı yaşamlarını zenginleştirmek için bunları sağlam ve faydalı araçlar haline dönüştürebilirlerdi.
Beş küçük ata, Ohn’un jesti üzerine kendi ırklarının damarlarında gizlenen kusurları kapatmaya çalışırken; Roha, Human ırkının zekası ve Ohn’un birlikteliğinin küçük ataları tehdit ettiği ve doğal kaynakların gasp edilip boşuna kullandığı iddiasını ortaya attı. Sonuç olarak Ohn tarafından sağlanan bolca doğal kaynak sayesinde kıtanın hızla gelişimi sağlandı ve ölümlü ırklar atalarının kararlarına tehdit oluşturacak güce geldiler.
Ohn’un parçalanarak ölmesi üzerine, 5 küçük atanın en kıdemlisi olan Roha, Silva’ya, atalara karşı potansiyel bir tehdit olan doğal kaynakları çürütmesini; ve Gail’e toprağı çorak hale getirmesini emretti. Öte yandan, Silva, tüm güvünü kullanarak, kıtanın her köşesinde gün yüzüne çıkan doğal kaynakları bir bir gizledi. R.O.H.A.N.: Bloof Feud’ün kurnaz ırkları, bir asırdan uzun süredir gizlenen ve karanlık tarafından canlandırılan yenileme, biriktirme ve üretme tekniklerini öğrendiler. Şimdi yaratıcı form olan dünya mirası herşeyi devralacak ve Human zekası ile atalarının dayanaklarını kıracak
R.O.H.A.N Online Ekran Görüntüleri
R.O.H.A.N Online Tanıtım Videosu
- See more at: http://www.mmokayit.com/rohan-online#sthash.tQBWCejd.dpuf
This is dummy text. It is not meant to be read. Accordingly, it is difficult to figure out when to end it. But then, this is dummy text. It is not meant to be read. Period.
1 yorum:
Click here for yorumhttp://takvagame.blogspot.com.tr/ 'sen daha embriyo iken ,nasıl göstericeğimi de bilmiyorum, ufacık bi embriyo iken ben daha idare müdürüydüm!!' 'sen daha embriyo iken ,nasıl göstericeğimi de bilmiyorum, ufacık bi embriyo iken ben daha idare müdürüydüm!!'
ConversionConversion EmoticonEmoticon